Türkiye’de Kovid-19 Pandemi süreci blog

Picture of a test tube with Covid-19 written on it

Bu yazı ile Kovid-19 pandemi döneminde psikolojik danışma alanında yılmazlık bakış açısı ile bir durum değerlendirmesi yapmayı hedefledik. İlk olarak Türkiye’de yürütülen çalışmalardan kısaca bahsediyoruz. Sonra, sosyal-ekolojik bağlamda yılmazlık anlayışının bu dönemde nasıl kullanabileceğimizden ailelere odaklanarak tartışacağız. Kovid-19 ve benzeri toplumsal travmalarda toplumları güçlendirmesi için ailelerin yılmazlığının önemini Yılmazlık Çatı Modelini kullanarak, değerlendiriyoruz.

Türkiye’de Kovid-19 Pandemi süreci

Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgınının hızlı bir şekilde yayılma potansiyeli, ne zaman sonlanacağına dair belirsizlik, ölüm düzeyleri ve uzun süre karantina da olma gibi sonuçlarından ötürü tüm yaşam alanlarımız üzerinde etkilerini ciddi bir düzeyde hissettirmektedir. Pandeminin özellikle ruh sağlığı üzerindeki üzerinde ki etkisi ise giderek artmaktadır (American Psychological Association, 2020). Ve daha da önemlisi bu etki toplumun her kesiminde aynı şekilde hissedilmemektedir. Toplumsal eşitsizliklerin bir yansıması olarak, pandemi öncesinde sağlık ve sosyal hizmetlere ulaşmada  zorluk yaşayan risk altindaki bireylerin ruh sağlığı pandemi sürecinde çok daha fazla etkinlenmiştir (Allwood & Bell, 2020).

Salgına karşı toplumlar kendi kaynaklarını kullanarak bu beklenilmeyen, zorlayıcı yaşam olayına karşı mücadele vermektedirler. Türkiye’de sağlık alanında aşı ve ilaç çalışmaları; geçim sıkıntıları, işsizlik ve yoksulluğu önlemeye yönelik düzenlenen devlet ekonomi politikaları; eğitimin sürdürülebilirliğine yönelik çalışmalar ve toplumsal ruh sağlığını koruma ve önlemeye yönelik müdahaleler, yaşanan bu kriz sürecini yönetmeye yönelik henüz tam olarak yeterli olmayan ancak çabalayan adımlardan bazılarıdır.

Dünya sağlığını ciddi tehlike altına alan bu salgına karşı bilim insanları toplumların ruh sağlığını destekleme ve yılmazlığı geliştirme ve güçlendirmeye yönelik araştırmalara yönelmiştir. Örneğin Türkiye’de Kovid-19 salgının mevcut ve öngörülen sorun ve etkilerinin belirlenmesine ilişkin Türkiye Bilimsel ve Teknoloji Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından sosyal ve beşeri bilimler perspektifinden çalışmalar başlatılmıştır. Hasan Kalyoncu Üniversitesinde “Travmadan Yılmazlığa Covid-19 sürecinde Hemşire Ebeveynlerin Hastane ve Aile Yaşamında Denge Arayışları” ve “Pandemi Sürecinde Uygulanan İlkokul Uzaktan Eğitim Programı İçeriklerinin Mizahi Açıdan İncelenmesi ve Zenginleştirilmesi” ve Kilis Üniversitesi ile işbirliği içinde yapılan “Covid-19 Pozitif Geçmişi Olan Bireylerde Ruh Sağlığını Koruyucu Faktörlerin Belirlenmesi” başlıklı projeler bu amaçla yürütülmeye başlanmış olan çalışmalarından bazılarıdır. Bununla birlikte Türkiye’de pandemi süreci başladığında yapılan ilk çalışmalardan biri de, Satıcı, Göcet-Tekin, Deniz ve Satici (2020) ekibi tarafından, Türkiye’de 75 ilde 1304 katılımcı ile gerçekleştirilen “Kovid-19 Korkusu Ölçeği’ni Türk kültürüne uyarlama çalışması” dır.

Bahceşehir Üniversitesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Özlem Karaırmak ise Türkiye’de yaşanan doğal afetler sonrası travma mağdurları üzerine psikolojik dayanıklılığı (yılmazlığı) arttırmaya ilişkin araştırma ve uygulama çalışmalarını, bu dönemde Kovid-19 sürecinde belirsizlik, kaygı ve stresin insanlar üzerindeki etkilerine odaklanarak genişletmiştir. Karaırmak ve ekibi yaptıkları araştırmada yaşları 25-65 arasında değişen, 458 kişi ile çevrimiçi yollardan görüşülmüştür. Araştırmanın dikkat çekici sonuçlarının arasında katılımcıların ekonomik ve iş kaybetme kaygıları, sosyal desteğin önemi ve bireysel ruh sağlığını korumaya yönelik çabaları içermektedir. Türkiye’de mart ayında karantina başlamasından bu yana yapılan çalışmaların çoğu bireylere odaklanmaktadır. Pandemiye ilişkin çalışmalar ve uygulamalar bundan sonra bireyden çok bireyin etrafındaki sosyal sistemlere odaklanmalıdır (Karairmak, 2020). Sistemsel eşitsizliklerin önüne geçebilecek bireyin ve içinde bulunduğu sistemin pandemiden daha az zarar görmesini sağlayabilecek bu tarz sistem odaklı müdahalelere acil ihtiyaç vardır. Bunu yapmanın bir yolu da bireyden çok sosyal sistem içerisindeki değişikliklere yönelmektir. Bu bakış açısı toplumsal yılmazlığın oluşturulmasını sağlayacaktır. Toplumsal yılmazlığın ilk aşamalarından biri de aile sistemidir.

Bu yazının devamında toplumsal yılmazlık için aile sistemi üzerine odaklanarak Yılmazlık Çatı Modelinden (Resilience Framework) bahsedeceğiz. Bu süreçte Yılmazlik Catı Modeli, kapsamlı (bütünsel) bakış açısından dolayı önemli bir pusula işlevi görecektir. Yılmazlık Çatı Modeli, 2007 de çocuk ve ergenlerin yılmazlığı için geliştirilmiş 2016’da model Turkce’ye cevrilmistir. Bu modelin hem sistemsel boyuta taşıması hem de Türkiye kültür ve yapısına uyarlanması Aydoğan ve Eryiğit-Madzwamuse (2019) tarafından okulların yılmazlığı üzerinde yaptıkları çalışmalarla olmuştur.

Bireysel boyutta, özellikle çocuklar ve ergenler için, ele aldığımızda, Mart 2020’den beri devam eden karantina ve izolasyon süreci çocukların ve ergenlerin yaşamlarında kısıtlayıcı unsurlara neden olmuş ve pandemiden kaynaklanan akut stres ile baş edebilmelerinde, yeni yaşam becerileri geliştirebildiklerine görmemiz için fırsat sağlamıştır. Yılmazlık Çatı Modeli’nde bulunan beş alan aracılığıyla çocuklar ve ergenler yılmazlık temelli güçlendirmede, Kovid-19 pandemi döneminde temel ihtiyaçlarını karşılama durumu, kendilerini ait hissedebilecekleri yerler ve gelişimi teşvik edici ilişkilerde yer alma, etkili başa çıkma becerilerini kullanma, kendilerini tanıma ve öz-benliklerini geliştirme ve öğrenmeyle ilgili aktiviteleri motivasyon sağlama ve çalışma davranışlarını sürdürebilmeye ilişkin özellikler ile ilgilidir.

Kovid-19 döneminde Aile Yılmazlığı

Yılmazlık Çatı Modeli’nin aile yılmazlığı alanında kullanımına geçmeden önce, Chicago Üniversitesi Emekli Profesör Froma Walsh’ın farklı kültürlerde ve toplumlarda, travma sonrası aileleri güçlendirmede yaygın bir şekilde kullanılan “Aile Yılmazlık Modeli (Family Resilience Model)” nden bahsetmek yerinde olacaktır. Walsh (1996) Aile Yılmazlık Modelinde, ailelerin yaşadıkları travma sonrası aile içi süreçleri ve etkileşimlere yön veren kaynak ve koruyucu faktörlerin neler olduğunu belirlemeye yönelmiştir. Walsh’ın önermiş olduğu Aile Yılmazlık Modeli’inde aile inanç sistemleri, aile içi iletişim süreçleri ve aile yönetim şekilleri bulunmaktadır. Sistem bakış açısına dayanarak, Walsh aile içinde yaşanan krizi bir tehdit olarak görmeyip, ailenin duygusal bağlarını ve strese karşı aile uyumunu sağlamada yeni kaynakların keşfinde ve geliştirme ve güçlendirme için bir şans olarak tanımlamıştır. Özellikle, Walsh (1996, 2003) aile yılmazlığı yaklaşımında, ailenin yaşadığı krizi nasıl anlamlandırmış olduğunu ortaya koymanın (örneğin, Kovid-19 pandemi sürecine yüklenen anlamının) yılmazlığın kalbini oluşturduğuna vurgu yapar. Daha genel yılmazlık bakış açısı ile baktığımızda bu, riskin tanımı ve durum tespiti olarak da değerlendirilebilir. Riskin tanımlanmasının ardından, durum tespiti bu surecin üstesinden gelebilmek için nelerin koruyucu etmenler olduğu ya da olabileceği ve aile sistemi içerisinde ne kadar var oldukları incelenir. Örneğin, ailede inanç sistemlerin varlığıyla birlikte ailenin bu süreci nasıl ele aldığı, yaşanılan bu zorlu günlerin üstesinden gelmek için aile içi ve/veya dışı destek sistemlerini nasıl kullandığı aile yılmazlığı oluşturmanın en kritik aşamalarıdır. Türkiye’de engelli bir çocuğa sahip olan ailelerde (Özbay ve Aydoğan, 2014) ve baba kaybı yaşayan kişiler üzerinde aile yılmazlık kaynaklarını (Özbay ve Aydoğan, 2019) Walsh’ın Aile Yılmazlık Modeline dayalı ele alan çalışmalar yürütülmüştür. Bu çalışmaların sonucu ailenin yaşadığı zorlayıcı yaşam durumlarına göre aile sisteminde var olan kaynakların ya da güçlü özelliklerin farklılaştığına işaret etmektedir. Aydoğan (2019), zor yaşantılar karşısında ailelerin sahip olduğu yılmazlık kaynaklarının belirlenmesinin, aileleri güçlendirmede bir yön vereceğini belirtmiştir. Dolayısıyla Kovid-19’a karşı bir ailenin yılmazlığını sağlayan kaynakların keşfedilmesi, ekolojik bağlamda toplumsal yılmazlığın gelişimini desteklemiş olacaktır.

Tüm bu bilgiler ışığında yaşanan Kovid-19 pandemi sürecinde ve sonrasında ailelerin yeni bir düzen oluşturmaları, aile yılmazlığını geliştirme aşama aşama gerçekleşecektir. Çünkü yılmazlık olumsuzluğun ardından bir anda verilen bir tepki değildir. Bir başka değişle, yılmazlık bir anda ulaşılabilecek bir özellik değil bircok etmenin etkileşimde olduğu bir süreci ifade eder. Bireyin, ailenin, mahallenin, varsa çocuğun okulun, toplumsal kültürün, düzenlemelerin,  ekonomik durumun içinde gömülü olduğu pek çok kaynağı içerir. Yılmazlık bu günlerde yaşanılan salgın karşısında pozitif uyuma giden yolların keşfini gerektirir. Pandemi döneminde bireylerin, ailelerin ve toplumların bir hikâyesi oluşmaya başladı. Uzak geçmişten, yakın geçmişe denk gelen ve bugün insanların nasıl toparlanmaya çalıştıklarını anlatan hikâyeler. Bu hikâyeler aile fertlerinin zorlanmaları, kuşaklararası yaşananları, yakın çevre ilişkilerini ve toplumsal bağları ve ilişkileri görmemize fırsat sunacaktır. Dolayısıyla bu pandemi sürecinin geçmiş, bugün ve geleceği birbirine bağlayan bir gücü de vardır ki değişime giden yollardan biri de bu güçten faydalanmaktır.  Bu günler ailelerin öykülerini dinlemek, salgın karşısında ailelerin yılmazlığını anlamak açısından önemlidir.

Aşağıda sizlere Yılmazlık Çatı Modeli’ne dayalı koruyucu faktörleri özetledik. Buradaki amacımız kültürel boyutta yapılacak araştırmalara bir ışık tutmak ve aileler çalışan ruh sağlığı uzmanları, eğitimcilere, politika geliştiricilere uygulama ve müdahalelerde neler yapabileceklerine ilişkin öneriler de bulunmaktır.

Risk factors vs protective factors - Kovid-19 resilience

İlk aşama riskin tanımı ve durum tespiti:  Yaşanan Kovid-19 pandemisine karşı ailelerin vereceği tepkiler birbirinden farklılık gösterecektir. Ayni etmenler farkli sonuclar dogurabilecektir. Örneğin, aile yetiskinlerinden birinin bu süreçteki iş kaybının, ailenin bu süreçteki  mücadelesine etkisi ya da karantina doneminde surekli bir arada olup mekan ve zaman paylaşıyor olmanın aileye etkisi bir aileden başka bir aileye değişecektir.  Kovid-19 öncesi var olan zorlayıcı yaşam durumları ve pandemi beraberinde ortaya çıkan beklenilmeyen zorlu yaşam koşulları ve krize eşlik eden etmenler “risk etmenleri” olarak tanımlanır. Bir baska değişle, bir aile için risk teşkil eden etmenler başka bir aile için risk olmayabilir. Aile bireylerinden birinin tanımladığı risk ailenin geri kalanınca ya da aile dışından aileyi bilen tanıyan bireyler tarafından paylaşılmayabilir. Dolayısıyla bu aşamada asıl olan öncelikle  riskin bütünsel olarak hem ailenin tüm bireylerini ve eğer varsa ailenin dışarıda tanımladığı ancak dahil etmek istedigi bireyleri de içeren bir süreçte değerlendirilmesidir. Asağıda Kovid-19 pandemisiyle doğrudan ilişkin aile yaşamını tehdit edebilecek unsurların en yaygın olanlarını sıraladık.  Ancak risklerin bu liste ile sınırlı olmadığını belirtmek önemli.

  • Pandemiye dair belirsizlikler, gittikçe bozulan ruh sağlığı
  • Aile üyelerinden birine Kovid-19 tanısı konulması,
  • Kovid-19 pandemi döneminde ailede yaşanan kayıp,
  • Kovid-19 pandemi ve sonrasında ailenin yaşamını devam ettirebilecek temel ihtiyaçlarını karşılamadaki güçlükleri,
  • Kovid-19 pandemi döneminde aile üyelerinden birinin hastanede bulunması,
  • Aile üyelerinden birinin sağlık personeli olması ve salgını bulaştırma korkusu
  • Çocuk sahibi olan ailelerde ebeveynliği sürdürmeye ilişkin yaşanan ebeveynlik stresi,
  • Aile üyelerinin kendini izole etme zorluğu,
  • Ciddi geçim sıkıntısı yaşama,
  • İş kaybı,
  • Ailenin toplumda ayrımcılığa maruz kalması,
  • Aile de çiftler arasında yaşanan anlaşmazlıklar, çatışma-çözmenin güçlüğü,
  • Ailede duygusal ve fiziksel şiddetin artışı,
  • Engelli bir çocuğa sahip olmaya ilişkin durumlar Kovid-19 pandemi de ailelerin karşı karşıya kalabileceği güçlüklerdir.

İkinci aşama koruyucu etmenlerin tespit edilmesi. Yılmazlık Çatı Modeli, sosyal-ekolojik bakış açısına dayalı ve sosyal adaleti esas almaktadır. Sosyal-adalet anlayışı yılmazlığı geliştirmede aileye özgü yerel dinamiklerin önemine vurgu yapar. Bu süreçte her bir ailenin yaşadığı zorluk karşısında kendi sesini duyurabilmesi, hem ailenin kendi dinamiklerinden yararlanması hem de sosyal bağlamda var olan gizil (gömülü) kaynakları kullanabilmesini içerir.  Yılmazlık Çatı Modeli aynı zamanda Kovid-19 pandemisi gibi travma durumlarının ailenin işlevselliğini olumsuz etkileyebileceği gibi; olumlu anlamda dönüştürücü  olabileceğini de söyler. Eğer aile bireyleri tarafından birlikte konuşularak ve bir plan çerçevesinde hareket edilirse bu süreç Kovid-19 etkilerini engellemenin ötesinde ailenin uzun vadedeki islevselliğini sağlayacaktır.  Başka bir ifade ile aile sisteminin yılmazlığı hem bugünkü travmayla baş etmeyi hem de ileride ortaya çıkabilecek riskleri engellemeyi sağlayacaktır. Kovid-19 pandemi sürecinde ailelerin yılmazlığını sağlamaya ilişkin Yılmazlık Çatı Modeli’ne ilişkin olası koruyucu etmenler beş kategori altında aşağıda sunulmuştur.

Yılmazlık Çatı Modeline dayalı Aile Yılmazlığı

Temel ihtiyaçlar: Salgın günlerinde ailelerin temel ihtiyaçlar bağlamında sahip oldukları kaynakları ve ihtiyaçlarının neler olduğunu belirlenmesi temeldir. Ailelerin yaşamak için güvenli bir yere sahip olmaları, ev ekonomisinin sürdürülebilirliği, evde ve dışarda kendini salgından koruyabilme, bu salgın günlerinde sağlıklı beslenme ve temiz hava alabilmenin sağlanması önemlidir.

Ait olma: Ailenin içinde bulunduğu toplum, sosyal gruplar, kültürel ve coğrafi yapı ile ilgili ilişkilerin tanımlaması ve bu ilişkilerin önemli bir güç ya da koruyucu bir kapasiteye sahip olması amaçlanır. Bu durumda Yılmazlık Çatı Modeli’nde aitlik bileşeni aileler için pandemi döneminde ihtiyaç hissettiğinde ulaşılabilir olan sosyal destek sunacak kişilerin varlığı, bu süreçte toplumda yardımlaşma ve dayanışmayı arttırıcı durumlar, aile üyelerinin kendi sorumluluklarını yerine getirmesi, ailenin kuşaklararası güçlendirme hikâyeleri kültürel unsurların anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.

Öğrenme: Öğrenme bileşeni pandemi döneminde aile içinde yeni yaşam becerileri geliştirmeyle ilgilidir. Salgın günlerinde aile üyelerinin yeni şeyleri öğrenmeye karşı açık olmaları, aile üyelerinin yeni becerileri birbirine öğretebilmeleri, bir aile olarak organize olabilmeleri, yeni rutin ve ritüeller geliştirebilmeleri önemli koruyucu özellikler olacaktır. Örneğin,  Kovid-19 sürecinin ihtiyacada dayalı olarak en çok yaygınlaşan etkinliklerinden bir tanesi evde ekmek yapmanın, ailenin ekmek ihtiyacini gidermenin ötesinde olumlu ve koruyucu etkileri olmaktadir.

Başa çıkma: Ailenin pandemi döneminde uyum sağlayabilmelerine yardımcı olacak başa çıkma yaklaşımlarını içerir. Bir aile olarak aile üyelerinin ihtiyaç durumunda birbirlerine destek sunabilmeleri, ailede mizahı kullanabilmeleri, birlikte yarına dair pozitif bir bakış açısına sahip olmaları, aile üyelerinin bir arada aktiviteler yapabilme ve devam ettirebilmeleri, olumsuz bir durum karşısında iyi şeylere odaklanabilme, problem çözme becerilerini kapsar. Örneğin, burada iki ebeveyninde çalışmak durumunda olduğu üç çocuklu bir ailede haftaiçi her bir günü bir aile ferdinin diğer aile üyelerinin ihtiyaçlarını da düşünerek planlaması hem aile bireylerini güçlendiren hem de ailenin basa cikma becerilerini kullanabilmesine olanak sağlayan eğlenceli bir etkinlik olacaktır.

Öz-benlik gelişimi: Bir aile olarak, aile üyelerinin sahip olduğu benlik, umut gibi özelliklerin neler olduğunun bilinmesini içerir. Pandemi döneminde aile üyelerinin neler hissettiğinin bilinmesi, ailede her bir kişinin bir diğerini tanıması, özelliklerini, ilgi ve yeteneklerini bilmesi ve ailenin ihtiyaç hissettiği zaman profesyonel ruh sağlığı hizmeti alabilmesini içerir. Örneğin, panedemi sürecinde, aslında toplumsal travmanın ve ekonomik güçlüklerinin bir sonucu da olarak, bireyler is ve yaşam alanlarında değişikliklere gitme çabasını daha sık duymaya başladık. Bu değişiklik planları aynı zamanda bireylerin benlik ve gelecek irdelemesi yapmasına yol açacağından aslında amaçlarının çok daha ötesinde aile yılmazlığını da güçlendirecektir.

Kaynaklar

Allwood, L. & Bell. A. (2020). Covid-19: Understanding inequalities in mental health during the pandemic. https://www.centreformentalhealth.org.uk/covid-19-inequalities-mental-health Retrieved on 1 July 2020.

American Psychological Association (APA). “Keeping Your Distance to Stay Safe” https://www.apa.org/practice/programs/dmhi/research-information/social-distancing Retrieved on 8 May 2020.

Aydoğan, D. (2019). Aile travmaları ve travma sonrası ailede gelişim: Aile yılmazlığı. Editör: T. Akbaş ve N. Özabacı, Kuram ve Uygulamaları ile Aile Danışmanlığı (1.baskı) içinde (s.155-183). Ankara: Pegem Yayınevi.

Aydoğan, D. ve Eryiğit-Madzwamuse, S. (2019). Okullarda yılmazlığı güçlendirme uygulama el kitabı. Ankara: Pegem Yayınevi.

Karaırmak, Ö. (2020). Koronavirüs anketinden çarpıcı sonuçlar: Toplumun yarısı geçim kaygısı yaşıyor, Cumhuriyet Gazetesi, https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/koronavirus-anketinden-carpici-sonuclar-toplumun-yarisi-gecim-kaygisi-yasiyor-1735076

Özbay, Y., ve Aydoğan, D. (2014). Aile yılmazlığı: Bir engele rağmen birlikte güçlenen aile. Sosyal Politika Çalışmaları, 31(14), 129-146.

Özbay, Y., ve Aydoğan, D. (2019). Varlığında çocuk, yokluğunda yetişkin olmak: Baba kaybı, kardeş ilişkileri ve aile yılmazlığı. Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, 21(2), 126-143.

Satici, B., Gocet-Tekin, E., Deniz, M. E., & Satici, S. A. (2020). Adaptation of the Fear of COVID-19 Scale: Its association with psychological distress and life satisfaction in Turkey. International Journal of Mental Health Addiction. Advance online publication. DOI:10.1007/s11469-020-00294-0.

Walsh, F. (1996). The concept of family resilience: Crisis and challenge. Family Process, 35, 261-281.

Walsh, F. (2003). Family resilience: A framework for clinical practice. Family Process, 42(1), 1-17.

 

 

Related Blogs

Boing_Logo_mobile-01

OZ & New Zealand community university partnerships blog

Greetings from a very sunny Australia where I’m spending four weeks as Visiting Fellow courtesy of Engagement Australia, an umbrella organisation for a number of Australian universities committed to community university partnership working. Temperatures here are hitting 40 degrees. And that’s before we get down to discussing the complexities of community university partnerships.

Boing_Logo_mobile-01

Edith Cowan university partnership visit blog

Been sweltering at Edith Cowan University in Western Oz and offered my sweaty palm to many a community member and their academic partner. What an exaggerator. The air con was on most of the time and I was fresh as a daisy. Hats off to the team for getting two very diverse groups of people together for both the morning and afternoon sessions – people from the uni, local council, police, schools and further education colleges to name just a few places from whence they hailed.

Resilience-Tower-600

Communities of Practice (CoPs)

Our resilience Communities of Practice aim to generate new ways of thinking about and building resilience with children and young people having tough times, and to shape resilience practice for the better. They cut across traditional organisational barriers and hierarchies, to bring all perspectives to bear on a particular topic.

Skip to content